SÜLEYMANİYE KÜLLİYESİ HAKKINDA BİR DEĞERLENDİRME




                       SÜLEYMANİYE KÜLLİYESİ  HAKKINDA BİR DEĞERLENDİRME

    
                          (Fotoğraf: AA)




Süleymaniye Külliyesi ve çevresindeki yapılar ( Viyana Österreichische Nationalbibliothek , Kanuni Vakfiyesi Süleymaniye Külliyesi )
       

         Kanuni Sultan Süleyman’ın ve Mimar Sinan’ın yani devrin en güçlü padişahı ve bir mimari dehanın birleşimiydi Süleymaniye Külliyesi. Bu külliye oluşturduğu yapı elemanlarıyla adeta bir şehir niteliğindedir. İçinde barındırdığı camisi, farklı alanlarda eğitim veren medreseleri, sıbyan mektebi, aşevi, tabhanesi, darüşşifası, hamamı, dükkanları, çeşmesi, Kanuni’nin, Hürrem Sultan’ın ve Pir’i Mimaran Sinan’ın türbeleri bir arada toplanmıştır. Külliye elemanları birbirine sokak örgüleri ile bağlanmıştır. Bu yapı ‘’Bin Kubbeli Külliye’’ olarak da tanınmaktadır. Ayrıca bu muhteşem külliye sadece ihtişamıyla, gizemleriyle ve sırlarıyla değil hikayeleriyle de tanınır.

 

Süleymaniye Külliyesi'nin 400 metre yukarıdan görünümü (F:Sena N. Altay)

Kanuni bir gün rüyasında Peygamber Efendimiz’i (s.a.s.) görür ve ona bir cami yaptırmasını söyler. Hatta nerede olacağını, mihrabın ve minberin yerlerini göstererek anlatır. Sultan rüyayı Sinan’a anlatırken bakar ki Mimarbaşı tebessüm ediyor. Kanuni neden güldüğünü sorunca, Sinan’da mihrabın ve minberini yerini gösteriyor. Kanuni şaşırınca Sinan’da, o sıra da iki adım arkanızda tebessümle sizi dinliyordum diye ekliyor. Bu gibi bir çok hikayeye de ev sahipliği yapan külliyenin İstanbul’un neredeyse her yerinden görünen muhteşem camisi vardır. Eğimli bir arazi olduğu için Mimar Sinan, camiyi yüksek olan kısma yerleştirmiş. Bu sebeple yukarı çıkıldıkça daralan anıtsal bir görüntüsü vardır.



                                                       Süleymaniye Külliyesi, Plan






Konum olarak İstanbul’un Fatih ilçesinde Süleymaniye Mahallesi’nde, yedi tepeden biri olan Sarayburnu’nda yer alır. Bir yandan Boğaz’a diğer yandan Haliç’e komşudur. Evliya Çelebi bu yapı için Belgrad, Malta ve Rodos fetihlerinin gelirleriyle yapıldığını aktarmıştır.

Mimar Sinan’ın kalfalık eserim dediği bu muhteşem külliyenin inşaatı büyük bir alanı kaplamış ve  mimarlık tarihinin en büyük şantiye organizasyonu kullanılmıştır. Osmanlı döneminin en büyük imar faaliyeti olmuştur. Yapı 1550-1557 yılları arasında yapılmıştır. Mimar Sinan temeli attıktan sonra uzunca bir süre temelin oturması için beklemiş. Bu sırada İran şahı Şah Tahmasb, ''gücünüz yetmiyor inşaatı bitiremiyorsunuz galiba'' diyerek sandıklar dolusu mücevher gönderiyor. Bu hareketine çok kızan Kanuni, Mimar Sinan’ı çağırıp bu mücevherleri toz haline getirip o anda yapılan minarenin harcına katmasını istiyor. Bugün o minare Cevher Minare olarak anılmaktadır.

Külliyenin iç ve dış olmak üzere  iki avlusu vardır. Dış avluda diğer yapılar U şeklinde cami yapısının etrafını kuşatmıştır. İç avluda cami yer alır ve sivri kemerli ve revaklı avluya üç girişten ulaşılır. Ortadaki büyük  kapının üzerindeki işçilik Selçuklunun devamı gibidir. Yukarı bakıldığındaysa minareler dua eder gibidir. Tıpkı şairin dediği gibi ;

Sütunu kıyamdır, kemeri rüku, minareleri her haliyle dua

 Biz açarken iki avucumuzu O, bizim için dört eliyle dua!

Süleymaniye Cami, Külliyesi tasavvuru. 1770 yılına ait. Fransa Milli Kütüphanesi arşivi.


Taç kapıdan girildiğinde yerde daire şeklinde bir porfir taşı ve yine aynı taştan yapılmış olan iki sütun yer alır. Bu taşlar Romalıların kutsal taşlarıdır. Avlunun ortasında birde şadırvan bulunur fakat bu şadırvan klasik model bir şadırvan değildir. Dikdörtgen bir sanduka gibidir. Mermer malzemeli olan şadırvanın üzeri kapalı yanları ise aynalı kemerlidir. Bu kemerlerin içi dantela gibi işlenmiş ve içeriyi göstermektedir. Buradaki en önemli özellik iç kısmındadır. Sinan fıskiyeleri aşağıya değil tavana yerleştirmiştir. Geometrik şekilli mermer fıskiyelerden su damlar ve yazın serin olmasını sağlar.


(Fotoğraf- Samet Egesoy)

Revaklı, kemerli avludan son cemaat yerine geçerken ortada bulunan kemer yükseltilmiş daha ferah bir görünüm sağlanmıştır. Cami kütlesi ile avlunun birleştiği köşelerde iki adet üç şerefeli minare, kuzeyde bulunan iki köşede ise iki adet iki şerefeli minare bulunmaktadır. Toplamda 4 minareli ve 10 şerefeli bir camidir. Söylenenlere göre dört minareli olmasının sebebi Kanuni’nin fetihten sonra tahta geçen dördüncü padişah olması, on şerefeli olmasının sebebiyse Osmanlının onuncu padişahı olmasıdır.



Caminin doğu ve batı taraflarına üçer kubbe eklenmiş ve yine bu cephelere galeriler eklenmiş buralara da abdesthane yapılmıştır. Cami, dış kütle olarak tamamen üst yapı elemanlarını yansıtmaktadır. Ana kütle kesme taş malzemeliyken kubbeler tuğladandır. Kubbe ağırlık kuleleri ve payandalarla desteklenmiştir.

Süleymaniye Camisinin Arka Bahçesinden Külliyenin Kubbeleri


HARİM

Harim mekanına gelindiğinde kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Merkezi kubbede daha üst seviyeye ulaşılmıştır. Kubbenin çapı 25,5, m yerden yüksekliği 53m’dir. Ana kubbeyi yarım kubbelerle onları ise çeyrek kubbelerle desteklemiş ve ağırlığı azaltmıştır. Bu devasa kubbeyi dört adet fil ayağı taşır ve dört büyük kemere oturtulmuştur. Bu büyük fil ayaklarının daha zarif görünmesi için üzerine nişler açılmıştır.  Ayrıca kubbe altında dört adet somaki mermer sütun bulunmaktadır. Bu sütunlar imparatorluk topraklarının farklı bölgelerinden getirilmiştir. Sütun başlıkları mukarnaslıdır. (Burada amaçlanan bölüntüsüz tek bir mekan oluşturmaktı.)


Süleymaniye Camii Harim bölümü (F: Kültür Portalı)

Harim mekanında ki süslemeler ; kemerler kırmızı-beyaz şeritlidir. Kalem işi süslemeler, kubbe içinde tezhip ile birlikte yazılmış ayetler, rozetlerin içinde yer alan Allah (C.C), Muhammed(S.A.S) isimleri ile dört halifenin isimleri yazılıdır.

 Yapıdaki vaiz kürsüsü ve abanoz kapılar ahşap işçiliğinin en güzel örneklerindendir.

Ayrıca harim kısmında çocuklar için yapılmış küçük mahfiller bulunmaktadır.

Hünkar mahfilindeki kapı ceviz ağacından sedef kakmalıdır.



Kubbe: Kubbesi gök kubbeyi andırmaktadır. Kubbe içinde Fatır Suresi 41. ayeti celi sülüs ile yazılmıştır. Zemin rengi petrol mavisi; hatlar ise altın varaktır. Daire şeklindeki kompozisyonun orta kısmında dikey harflerin uzatılmasıyla meydana getirilmiş zengin bir geometrik örgü yer alır.



Mimar Sinan kubbeleri çift kubbe olarak tasarlamıştır. Ana kubbeye 64 küpü içi boş şekilde yerleştirerek sesin yankılanmasını ve havada daha fazla kalmasını sağlamıştır. Bu sistemi uygulamadan önce nargile de su fokurdattığı ve bu şekilde tamamladığı bilinmektedir.


Zeminde ise akustiği ayarlamak için yer yer tuğlalardan boşluk bırakmıştır.


Pencereler: Yapıyı 138 pencere aydınlatmaktadır. Kubbe kasnağına duvarlara bir çok yere pencereler yerleştirilmiştir. Pencerelerden giren ışık ve revzenli pencerelerin yansıttığı renk şölenleri yapıyı daha ihtişamlı kılıyor. Bakıldığında sade gibi görünse de etkileyici bir mimariye sahip. Çünkü Mimar Sinan süslemenin mimariyi geçmesini istemiyor ve bu denli altın orana uygun eserler tasarlıyordu.


Aydınlatma: Yapıyı aydınlatan bir diğer kaynaksa kandiller ve mihrabın iki yanında bulunan büyük mumlardı. Bu kandillerden çıkan is için giriş kapısının üzerinde bir oda ayarlanmış ve isler burada toplanmıştır. Daha sonra bu islerle en kaliteli mürekkep yapılmış fermanlarda, resmi yazışmalarda kullanılmıştır. Bu mürekkebin özelliği su deyince akmaması. Yine kandillerin arasına deve kuşu yumurtası yerleştirilmiştir. Bunun sebebi ise yumurtanın içindeki sıvı kuruyunca kötü bir koku yayıyor ancak bu koku insanlar tarafından hissedilmiyor ve haşera ve örümcekler kokuyu alınca gelmiyor. 

 

Mihrap: Mihrabın üzerinde dıştan filgözü içten revzenlerle donatılan pencereler yer almaktadır. Mermerden yapılan sade mihrap İznik çinilerinin arasında kalmıştır. Çinilerin üzerinde Kur’an-ı Kerimden Nur Suresinden bir ayet yer almaktadır; ‘’Allah göklerin ve yerin nurudur’’ yazmaktadır.


(Fotoğraf: Furkan Al) 




Minber: Mermer malzemelidir ve mermer oymacılığının en güzel örneklerindendir.

(Fotoğraf: Mustafa Cambaz)

Külliyenin Diğer Bölümleri

Süleymaniye haziresi mihrap duvarından başlayıp güneye doğru genişlemiştir. Burası önceleri Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan Türbesi’ni kuşatırken daha sonra hazireye dönüşmüştür.

Kanuni Sultan Süleyman’ın Türbesi: Sekizgen planlı bir türbedir. Dışa doğru genişleyen bir revak uygulaması vardır. Gövdesinin üst tarafında üçlü pencere grupları vardır. Sekiz sütuna oturan revakı ile iç kısma geçilir. Kubbedeki zengin kalem işlerinin yanında dönemin klasik çinileri ve renkli taş işçiliği tezyinatı oluşturmuştur. Kapısı ise sedef ve fiş dişi kakmalıdır.

Hürrem Sultan Türbesi ise haziredeki küçük sekizgen planlı türbedir.

Mimar Sinan Türbesi ve Sebili: Sinan iki sokağı ayıran bir sebil yaptırmıştır. Sebilin arkasına da türbesi yapılmıştır. Külliyeye bağlı bir yerdedir.

Sıbyan mektebi bulunur. Medreseleri ise kubbe örtülü odalara sahiptir. Evvel ve Sani medreseleri bugün Süleymaniye Kütüphanesi olarak hizmet vermektedir. Diğer medreseler ise Salis, Rabi(Mülazimler) , Darülhadis Medresesi ve Tıp Medresesi bulunmaktadır. Darülkurra, Darüşşifa, tabhane, kervansaray, hamam, çarşı ve dükkanlar, çeşme ve Süleymaniye su yolu külliyenin yapı elemanlarındandır.






 

YARARLANDIĞIM KAYNAKLARI 

Ders Notları

İslam Ansiklopedisi, Süleymaniye Külliyesi







Popüler Yayınlar